Wednesday, March 24, 2010

BUGÜNLERDE




Eveeeet....
Bugünlerde pek yazamıyorum; bir dakikam bile pek bir kıymetli aman da hopaşinanay pek bir meşgulüm, çok bir takılıyorum desem kendimi çok havalı hissedeceğim... Da değil. Tabii ki iş, güç tam gaz devam, biter mi hiç rica ederim a aa; bitmez! Ben de sevilmeye oldukça müsait zeki, çevik ve ahlaklı bir bordrolu açık mavi yakalı çalışanım, da...

Her neyse işte yazamadım, yazamıyorum. İşin doğrusu söyleyecek, anlatacak ve hatta düşünecek pek de bir şey yok. Aklım başıma gelmeden çok öncesinde, benden habersizce çizilen kaderim dahilindeki oldukça rutin, günlük yoklamamı veriyorum genellikle. Biraz rahatsızım demek %50 yağı azaltılmış kaçacak ama siz bu durumu da öyle alın, deşmeyelim. Kabaca şöyle oldu: Aylarca itinayla görmezden gelinen fiziksel bir durum feci bir bela halini aldı ve sonunda bana başta berbat bir ağrı ve sancı, takibinde boktan bir ruh hali ve 4-5 kilo da cabası olan diğerleriyle birlikte yan etkisi bol bir ilaç tedavisi olarak geri döndü. Geçecek tabii canım, napalım.

Sonra şu rezalet ilaç bu cuma bitiyor inşallah. Fenerleri asıp kutlamalık bir mesele olarak ele alabilirdik ama o 5 kilo için şipşak bir dengeli beslenme ve spor programı çizdim kafada ve 25 günde ben bu 5 kiloyu vereceğim. Evet, kararlıyım!

Başka başka... Başka da bir halt yok. İş deseeeen eeeehhh; sağlık desen peeeehh; aşk meşk deseeeenn aman amaaaaan Büyük Sahra Çölü daha verimli kalır yanımda... İşte öyle yuvarlanıp gidiyoruz. Biz bize içiyoruz, konuşuyoruz, bakıyoruz, gülüyoruz, açılıyoruz, seyrediyoruz, okuyoruz, dinliyoruz; hep halledilecek yığınla meseleler olsa da ve arada bir dolu sorunsallar çıksa da ve bazen ortalık mahşer yerine dönse de iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta hissedip kendime sakladığım bir itirafım var: Neredeyse hiç bir şey umurumda değil... Epeydir.

Bir iyi olayım da...